Maker Faire Istanbul’da üç gün boyunca standımı ziyaret edenler beni çok mutlu etti. Bana en çok sorulan soru maker olmaya, robot yapmaya ve kodlamaya nasıl başladığımla ilgiliydi. Bu sorulara verdiğim yanıtı blogumdan da paylaşmak istedim.
Her şey 2014 yılında ailemizin köpeği Korsan’ı kaybetmemizle başladı. 8 yaşındaydım, en iyi arkadaşımı kaybettiğim için çok üzülmüştüm. Evde en çok kovalamaca oynardık. Bazen bir köşeye saklanır, “sobe” der gibi hızla önüme çıkardı. Uzun zaman hep o köşeden çıkacakmış gibi geldi bana, alışamamıştım. O güne kadar büyüyünce ne olacaksın sorusuna hep “veteriner” derdim, Korsan’ı kaybettiğim zaman bu isteğim daha da arttı.
2. Sınıfta matematik dersinde uzunluk ölçülerini kullanan meslekleri tanıtmakla ilgili bir proje ödevimiz vardı, bu ödev verilmeden önce çıktığımız bir araba yolculuğunda bir tırın taşıdığı rüzgar değirmeni kanadı gördüm. Nerede ise bir uçak kanadı kadar uzundu ve nasıl çalıştığını çok merak etmiştim. Annem, proje ödevimi bu konuda yaparsam sorularıma yanıt bulabileceğimi söyledi. Projeyi merak ettiğim bir konuda yapmak eğlenceli gelmişti ve bir hafta içinde projede yapacağım mülakat için babamla birlikte Makine Mühendisi arkadaşı ile buluşacaktık. Önce makina mühendislerinin ne iş yaptıklarını araştırdım ve robot kelimesi ile ilk defa orada karşılaştım. Hemen o gün oyuncaklarımdan birini robot olarak yapmayı başarırsam, bir gün aynı şekilde Korsan’ın da robotunu yapabileceğimi ve bu sayede ona tekrar kavuşabileceğimi düşündüm. Hemen bir kalem ve kağıt alarak robot köpeğimi tasarlamaya başladım. Röportajım bitince kağıt üstündeki robot tasarımımı gösterdiğimde, bana Kadıköy’den parçalar alabileceği, elektronik ve kodlama da öğrenmem gerektiğini söyledi. Sonra bana araştırmam için yeni bir meslek ismi söyledi: Mekatronik Mühendisliği, artık büyüyünce ne olacaksın sorusunun yanıtı değişmişti.
Kodlama kelimesi ile ilk defa oynadığım MineCraft gibi oyunları nasıl yapıyorlar sorumun yanıtında duymuş, kendimin yapabilmesi imkansız diye düşünmüştüm. Ta ki bilgisayarda kendi yaptığı oyunlarla dersimizi renklendiren İngilizce öğretmenimiz Aydın Can Bekoğlu konuşana kadar… “Mr. Bekoğlu”na “nasıl yaptınız?” diye sorduğumda; bana MIT’nin Scratch programını ardından bizim için hazırladığı oyunları nasıl yaptığını gösterdi ve “çok kolay, yapabileceğine eminim” diye beni cesaretlendirdi. Hızla bunu ailemle paylaştım ve yılbaşı hediyesi olarak “Çocuklar için Scratch ile Oyun Kodlama” kitabını aldım. Takip eden dönemde kitaptaki çalışmaları yaparak ve çeşitli eğitimlere giderek Scratch’i öğrenmeye başladım.
Scratch ile kodlama çalışmalarımda bana kitapların ve eğitimlerin yansıra internet üzerinde bir çok kaynakta yol göstermeye başlamıştı. Dünyanın 4 bir yanından küçük büyük demeden insanlar yaptıkları projelerin her bir detayını hiç saklamadan paylaşıyorlardı, bu fikir çok hoşuma gitmişti ve kendimi bu sayede “Maker” dünyasının içinde buldum. Başka projeleri gördükçe kendi hayalinizi kurduğunuz projelere daha yakınlaşıyorsunuz bence Maker hareketindeki herkesin paylaşımcı olmasının anlamı bu…
Robot projelerine geçişim ise Scratch ile programlanabilen MBot robotları ile oldu. MBot’u kendi yazdığım kodlarla bilgisayar üzerinden kontrol etmeyi öğrendikten sonra, farklı sensörler ekleyerek ilk robotum olan “ÇirozBot”u yaptım.
Hayallerim büyüdükçe projelerimi yapmak için farklı farklı alanlarda ihtiyaçlarım olmaya başladı. Arduino, App Inventor, TinkerCad ile 3d Tasarım ve Baskı, Lehimleme ve Hikaye Anlatıcılığı gibi konuları yaparak, okuyarak ve izleyerek öğrenmeye başladım.